Bazılarınızın
bildiği gibi tarım işine giriyorum ve bu yüzden bir traktör ve
bir arazi aracına ihtiyacım hasıl oldu. Bu iki aracı da alabilmem
içinse 2016 model Seat Ibiza mı satıp bir arazi aracı aldım. Bu
yazı o arazi aracına ithaf edilmiştir: Lada Niva.
Aslında uzaktan
bakıp tipini sevdiğimiz ama bayağı bulduğumuz bir araçtı Niva.
Kalitesiz ve pespaye. Verimsiz, hiçbir güvenlik donanımı olmayan
ve evet 2019 yılında camını bir kolu çevirerek açabildiğiniz.
O güzel kolu hatırladınız değil mi? Elbette bunlarla da
kalmıyor. Ilk bindiğinizde her şey biraz yamuk geliyor gözünüze.
Mesela direksiyon kolonu sürücü koltuğuna göre sağda kalıyor.
Sürücü koltuğu demişken o da yamuk. Kapılar tam olarak yerine
oturmuyor. Normalde kazalı bir araç olduğunu düşünürdünüz
ama olmadığını da biliyorsunuz. Sıfırları hala ülkemizde
satılıyor ve gidip baktım dışardan arabalar komple yamuk duruyor
ama sürücü koltuğa oturduğunda araç düzeliyor. Mühendisler 70
kg lık bir sürücüye göre tasarlamışlar. Niva’nın karakteri
de biraz böyle saçmalık düzeyinde mantıklı. Saatte 80 km hızı
geçtiğinizde size bağırıp çağrıyor ve azarlıyor. Frene sert
bastığınızda araba kullanmayı nerde öğrendin diyor (çünkü
ABS yok); çukura girdiğinizde direksiyon ayrı, konsol ayrı, araba
ayrı sallanıyor ama senin hatan değil yollar çok kötü diye de
ekliyor.
Her şey bu kadar
kötüyse neden bu yazıyı yazıyorum? Çünkü, teknik olarak her
şey bu kadar kötüyken bahsetmeye, anlatmaya değer başka şeyler
var Niva’da. En başta çocukken bindiğiniz arabalarda Şahin’de
Doğan’da Broadway’de Toros’da ya da Mercedes’de o arabalara
özgü bir koku vardı, üstelik her bindiğinizde aynı kokuyu
alırdınız. Niva’ya biner binmez o koku karşılıyor sizi.
Evvelden insanların, evlerin de kokuları olurdu. Babanenizin evini
hatırladınız mı? Amacım geçmişe dönük bir altın yıllar
söylemi yaratmak değil ancak anılarımızı bize hatırlatan ve
evrim sürecimizde bize hayati yetiler kazandıran şeylerdir
kokular. O yüzden anı ve koku ya da tat arasında kopmaz bir bağ
oluşur. 2007 model bir Niva da işte o kokunun olması sizi
şaşırtıyor. Sonra tamponun gerçekten bir anlamı olduğunu
görüyorsunuz. Park ederken ezilecek kırılacak ve saçma rakamlara
tamiri olacak bir şey değil gerçekten “bump-er” ve biraz da
sırıtarak şimdi onlar düşünsün diyorsunuz. Aynalardan arka
tekerinizin kaldırımla mesafesefisini görebildiğiniz için geri
görüş kamerasına ve arabanın arkası dümdüz olduğu için park
sensörüne ihityacınız olmuyor. Kaldırımlara konulan ve kapıyı
açıp çıkmak istediğinizde kapıdan pek hoş olmayan sesler
çıkartan taşlar dert olmuyor çünkü onlardan yüksektesiniz.
Park etmesi kolay ve sanılanın aksine hidrolik direksiyon olan
modellerde direksiyon yumuşak.
Arkaya oturan
insanlar için öndeki yolcunun kalkıp kibarlık yapması gerekiyor
ve eğer arkaya çok sık inip biniyorsanız pılates topunuza veda
edebilirsiniz. Bagajı açmak için de öncesinde biraz açma germe
yapmanız gerekiyor. Radyo kanalını değiştirmek isterseniz bunu
2. ve 4. viteslerde yapabiliyorsunuz çünkü radyo bölmesi vitese
çok yakın. Sol aynayı camı açıp elinizle kolayca ayarlıyorsunuz
ama sağ ayna için bel kaslarınızın iyi olması gerekiyor. Mazda
Mx5 lerde olan vitesteki sallantılar Niva’da da var. Her şey
kaslarınızı çalıştırarak, sizi; aylık spor salonu üyeliğinden
kurtarmak için tasarlanmış.
Niva’da yeni
arabalarda olmayan önemli bir şey var o da karakter. Off Road
kabiliyetlerini, arazi vitesi ve differansiyel kilidini saymasanız
bile Niva sizi mutlu eden ve kendisi de mutlu olan bir araba. Hep
sizinle iletişim halinde hep size söyleyecek bi şeyleri var.
Hayır, Dünya biraz bile değişmedi ve Rusların, Almanlara ve
Japonlara araba yapmak konusunda bi şeyler öğretebileceğine
inanmıyorum ama araba tasarımcılarının, mühendislerin karaktere
daha çok kafa yorması gerekiyor. Çünkü Niva’ya baktıkça
bakasınız; kullandıkça kullanasanız geliyor ve bunu hiçbir
teknik detayla açıklayamıyorsunuz. Kullanırken paranoyak olmanıza
gerek yok arabanıza bir şey olabilecekmiş gibi hissetmiyorsunuz.
Arkadaşlarınız sizdense onunla selfie çekmek konusunda daha
istekli oluyor ve insanda dağlara gitme konusunda karşı konulamaz
bir istek uyandırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder