1 Kasım 2019 Cuma

Niva


Bazılarınızın bildiği gibi tarım işine giriyorum ve bu yüzden bir traktör ve bir arazi aracına ihtiyacım hasıl oldu. Bu iki aracı da alabilmem içinse 2016 model Seat Ibiza mı satıp bir arazi aracı aldım. Bu yazı o arazi aracına ithaf edilmiştir: Lada Niva.
Aslında uzaktan bakıp tipini sevdiğimiz ama bayağı bulduğumuz bir araçtı Niva. Kalitesiz ve pespaye. Verimsiz, hiçbir güvenlik donanımı olmayan ve evet 2019 yılında camını bir kolu çevirerek açabildiğiniz. O güzel kolu hatırladınız değil mi? Elbette bunlarla da kalmıyor. Ilk bindiğinizde her şey biraz yamuk geliyor gözünüze. Mesela direksiyon kolonu sürücü koltuğuna göre sağda kalıyor. Sürücü koltuğu demişken o da yamuk. Kapılar tam olarak yerine oturmuyor. Normalde kazalı bir araç olduğunu düşünürdünüz ama olmadığını da biliyorsunuz. Sıfırları hala ülkemizde satılıyor ve gidip baktım dışardan arabalar komple yamuk duruyor ama sürücü koltuğa oturduğunda araç düzeliyor. Mühendisler 70 kg lık bir sürücüye göre tasarlamışlar. Niva’nın karakteri de biraz böyle saçmalık düzeyinde mantıklı. Saatte 80 km hızı geçtiğinizde size bağırıp çağrıyor ve azarlıyor. Frene sert bastığınızda araba kullanmayı nerde öğrendin diyor (çünkü ABS yok); çukura girdiğinizde direksiyon ayrı, konsol ayrı, araba ayrı sallanıyor ama senin hatan değil yollar çok kötü diye de ekliyor.
Her şey bu kadar kötüyse neden bu yazıyı yazıyorum? Çünkü, teknik olarak her şey bu kadar kötüyken bahsetmeye, anlatmaya değer başka şeyler var Niva’da. En başta çocukken bindiğiniz arabalarda Şahin’de Doğan’da Broadway’de Toros’da ya da Mercedes’de o arabalara özgü bir koku vardı, üstelik her bindiğinizde aynı kokuyu alırdınız. Niva’ya biner binmez o koku karşılıyor sizi. Evvelden insanların, evlerin de kokuları olurdu. Babanenizin evini hatırladınız mı? Amacım geçmişe dönük bir altın yıllar söylemi yaratmak değil ancak anılarımızı bize hatırlatan ve evrim sürecimizde bize hayati yetiler kazandıran şeylerdir kokular. O yüzden anı ve koku ya da tat arasında kopmaz bir bağ oluşur. 2007 model bir Niva da işte o kokunun olması sizi şaşırtıyor. Sonra tamponun gerçekten bir anlamı olduğunu görüyorsunuz. Park ederken ezilecek kırılacak ve saçma rakamlara tamiri olacak bir şey değil gerçekten “bump-er” ve biraz da sırıtarak şimdi onlar düşünsün diyorsunuz. Aynalardan arka tekerinizin kaldırımla mesafesefisini görebildiğiniz için geri görüş kamerasına ve arabanın arkası dümdüz olduğu için park sensörüne ihityacınız olmuyor. Kaldırımlara konulan ve kapıyı açıp çıkmak istediğinizde kapıdan pek hoş olmayan sesler çıkartan taşlar dert olmuyor çünkü onlardan yüksektesiniz. Park etmesi kolay ve sanılanın aksine hidrolik direksiyon olan modellerde direksiyon yumuşak.
Arkaya oturan insanlar için öndeki yolcunun kalkıp kibarlık yapması gerekiyor ve eğer arkaya çok sık inip biniyorsanız pılates topunuza veda edebilirsiniz. Bagajı açmak için de öncesinde biraz açma germe yapmanız gerekiyor. Radyo kanalını değiştirmek isterseniz bunu 2. ve 4. viteslerde yapabiliyorsunuz çünkü radyo bölmesi vitese çok yakın. Sol aynayı camı açıp elinizle kolayca ayarlıyorsunuz ama sağ ayna için bel kaslarınızın iyi olması gerekiyor. Mazda Mx5 lerde olan vitesteki sallantılar Niva’da da var. Her şey kaslarınızı çalıştırarak, sizi; aylık spor salonu üyeliğinden kurtarmak için tasarlanmış.
Niva’da yeni arabalarda olmayan önemli bir şey var o da karakter. Off Road kabiliyetlerini, arazi vitesi ve differansiyel kilidini saymasanız bile Niva sizi mutlu eden ve kendisi de mutlu olan bir araba. Hep sizinle iletişim halinde hep size söyleyecek bi şeyleri var. Hayır, Dünya biraz bile değişmedi ve Rusların, Almanlara ve Japonlara araba yapmak konusunda bi şeyler öğretebileceğine inanmıyorum ama araba tasarımcılarının, mühendislerin karaktere daha çok kafa yorması gerekiyor. Çünkü Niva’ya baktıkça bakasınız; kullandıkça kullanasanız geliyor ve bunu hiçbir teknik detayla açıklayamıyorsunuz. Kullanırken paranoyak olmanıza gerek yok arabanıza bir şey olabilecekmiş gibi hissetmiyorsunuz. Arkadaşlarınız sizdense onunla selfie çekmek konusunda daha istekli oluyor ve insanda dağlara gitme konusunda karşı konulamaz bir istek uyandırıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder